Aramak kısaca kelime anlamı ne demek?
Aramak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Aramak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Aramak
Anlamlar:
1. Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak
Özelliği / Tipi / Türü: -i
Örnek: "Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı."
2. Araştırmak, yoklamak
Örnek: "Ceplerini aramak."
3. Ziyarete, hatır sormaya gitmek
Örnek: "Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!"
4. Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek
Örnek: "Seni çok arıyorum, Ziyacığım."
5. Önem verip istemek
Örnek: "Ben böyle şeyleri aramam."
6. Bir kişiyle görüşmek üzere telefon etmek
Örnek: "Bir adam, mütemadiyen telefonu açıp kapayarak ısrarla bir yeri arıyor."
7. Şart koşmak
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
Aramak hakkında eş anlamlı kelimeler
Aramak eş anlamlısı
aramak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : yoklamak, araştırmak, özlemek
Aramak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Aramak zıt anlamlısı
Aramak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Aramak ile ilgili 7 örnek cümle
"Aramak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Aramak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Bu kumda iğne aramak gibi bir şey
2. Onu ara sıra aramak gerekirdi
3. Çocuğun çantasını aramak istediler
4. İlerde bugünleri aramak da var
5. Üçü beşi aramak bana göre değil
6. Onda aradığını bulamadı
7. Başına dert mi arıyorsun, çek git buradan
Diğer dillerde Aramak
İngilizce: Call
Spanish: Llamada
German: Suche
French: Appeler
Italian: Chiamare
Aramak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Aramak hakkında ve içinde Aramak kelimesi geçen, Aramak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aramakla bulunmaz
Anlamı: çok değerli ancak rastlantı ile ele geçer.
Aramak ile ilgili deyimler
Aşağıda Aramak hakkında ve içinde Aramak kelimesi geçen, Aramak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağız aramak (yoklamak)
Anlamı: öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak.
Deyim: ağzını aramak (yoklamak)
Anlamı: konuşturarak düşüncesini öğrenmeye çalışmak: 'Ağzımı aradı, rahat mıydım, burada okuyacağımı aklım kesmiş miydi?' -A. Kutlu.
Deyim: bela aramak
Anlamı: kavga çıkarmak için fırsat kollamak: 'Geceleyin belanı arama, haydi nerden geldinse bas git oraya.' -E. İ. Benice.
Deyim: bir kolayını aramak
Anlamı: bir şeyi yapmak, çözmek için gerekli kolay ve kestirme yöntemi araştırmak: 'Yanlışını düzeltmek için bir kolayını aramaya başladı.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: (birini) cepten aramak
Anlamı: bir kimseyi cep telefonundan aramak.
Deyim: (birinin) parmağını aramak
Anlamı: ilgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak: 'Bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: bucak bucak aramak
Anlamı: her yerde aramak: 'Sizi bucak bucak arayan ölüm, nihayet izinizi bulup karşınıza dikildi mi?' -A. N. Asya.
Deyim: demir taramak
Anlamı: gemi rüzgâr veya akıntı yüzünden çıpasını sürümek.
Deyim: eme yaramak
Anlamı: işe yaramak, yararlı olmak.
Deyim: fırsat beklemek (aramak)
Anlamı: en uygun şartı, durumu veya zamanı kollamak.
Deyim: girecek delik aramak
Anlamı: saklanmak istemek.
Deyim: hakkını aramak
Anlamı: hakkı olduğuna inandığı şeyi elde etmeye çalışmak.
Deyim: işe yaramak
Anlamı: elverişli olmak: 'Bunları ezberledik de ne oldu? Hiç! Ne o günlerde işimize yaradı, ne de ondan sonra.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: kabahati (birinde) bulmak (aramak)
Anlamı: bir kusur, suç aramak: 'O, atı kızdırıyor, çileden çıkarıyor diye, bütün kabahati seyisinde buluyordu.' -A. Ş. Hisar.
Deyim: kaçacak delik aramak
Anlamı: korku ile saklanacak yer aramak: 'O adam onları aşağıladıkça utancından kaçacak delik arayan Âşık Ali'ye acıyordu.' -Y. Kemal.
Deyim: kapı aramak
Anlamı: ev ziyareti yapmak istemek.
Deyim: kapı kapı aramak
Anlamı: her yeri aramak.
Deyim: macera aramak
Anlamı: başına geleceklerden habersiz, sonu bilinmeyen, tehlikeli, heyecanlı bir işe girişmek.
Deyim: maraza aramak
Anlamı: çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak: 'İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terütaze koşar durur.' -H. Taner.
Deyim: mumla aramak
Anlamı: çok isteyerek ve özlemle aramak: 'Kısacası, böyle bir komşuyu mumla arasa bulamayacaktır.' -T. Buğra.