Borç TDK Türkçe sözlük anlamı ne demek?
Borç kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Borç hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Borç
Anlamlar:
1. Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim."
2. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
Örnek: "Mektubunda diyorsun ki gel gayri / Vatan borcu biter bitmez ordayım"
İçinde Borç geçen birleşik ve kökteş kelimeler: borç harç, dış borç, iç borç, konsolide borç, müteselsil borç, dalgalı borçlar, boyun borcu, gönül borcu, namus borcu, vatan borcu
Borç hakkında eş anlamlı kelimeler
Borç eş anlamlısı
borç kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : vecibe
Borç hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Borç zıt anlamlısı
borç kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : alacak
Borç ile ilgili 1 örnek cümle
"Borç" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Borç" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Askerlik yurt borcudur
Diğer dillerde Borç
İngilizce: Debt
Spanish: Deuda
German: Schulden
French: Dette
Italian: Debito
Borç ile ilgili atasözleri
Aşağıda Borç hakkında ve içinde Borç kelimesi geçen, Borç ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aç kalmak, borçlu olmaktan iyidir
Anlamı: sözünün eri olana, borcunu ödeyememek aç kalmaktan daha ağır gelir.
Atasözü: ağa borç eder, uşak harç
Anlamı: ağa para sıkıntısı içinde olup borç etse de uşak, bunu anlamaz ve bol harcamayı sürdürür.
Atasözü: alacakla verecek (borç) ödenmez
Anlamı: bir yerden alacağınız parayla başka bir yere olan borcunuzu kapatamazsınız.
Atasözü: arpacıya borç eden ahırını tez satar
Anlamı: bir iş borçla sağlıklı bir biçimde yürütülemez.
Atasözü: bayramda borç ödeyene ramazan ağır (kısa) gelir
Anlamı: vadesi yaklaşan bir borcu ödemek zorunda olan kimseye günler çok çabuk geçer.
Atasözü: bey aşı borç, düğün aşı ödünç
Anlamı: beyin sofrasında ağırlanan kimsenin karşılık olarak beye ziyafet vermesi kolay olmadığından bu bir borç olarak kalır; düğün aşı yiyen de günün birinde kendisinin yapacağı düğüne önceden gittiği düğün sahibini çağırır böylece borcun altından kalkmış olur.
Atasözü: bin tasa bir borç ödemez
Anlamı: borçlu ne denli üzülürse üzülsün borç sıkıntısından kurtulamaz.
Atasözü: borç iyi güne kalmaz
Anlamı: borcu ilk fırsatta ödemek gerekir.
Atasözü: borç ödemekle (vermekle), yol yürümekle tükenir
Anlamı: birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.
Atasözü: borç ödenir, kira ödenmez
Anlamı: kiracı olmaktansa, borca girip ev sahibi olmak daha iyidir.
Atasözü: borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır
Anlamı: borç zamanında ödenmezse borçluluk duygusu gevşer, hastalık uzun süreli olursa ölüme yol açar.
Atasözü: borç vermekle, düşman vurmakla
Anlamı: borç vermekle, düşman vurmakla yok edilir.
Atasözü: borç yiğidin kamçısıdır
Anlamı: borç, kişiyi daha çok çalışmaya zorlar.
Atasözü: borç yiyen kesesinden yer
Anlamı: borçla alışveriş yapan, aldıklarının parasını hemen ödemese de günün birinde mutlaka ödeyecektir.
Atasözü: borçlu ölmez, benzi sararır
Anlamı: borç kişiyi öldürmez ancak hasta edecek kadar üzer.
Atasözü: borçlunun dili kısa gerek
Anlamı: borcu olan kimse, alacaklısına karşı ileri geri konuşmamalı, aşağıdan almalıdır.
Atasözü: borçlunun duacısı alacaklısıdır
Anlamı: borçlunun ölmemesi ve para kazanması için en çok dua eden alacaklısıdır.
Atasözü: borçlunun yalımı alçak olur
Anlamı: borçlu, özellikle alacaklısının yanında göğsünü gere gere gezemez, suçlu gibi durur.
Atasözü: borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir
Anlamı: yoksulluk ve sıkıntı içinde olup da bey adı taşımaktansa borçsuz ve sıkıntısız bir çoban olmak daha iyidir.
Atasözü: borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar)
Anlamı: borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu tutar.
Borç ile ilgili deyimler
Aşağıda Borç hakkında ve içinde Borç kelimesi geçen, Borç ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: (birine) borçlu bulunmak (olmak)
Anlamı: borçlu duruma düşmek: 'Dehasını, geçirdiği sara nöbetlerinin şokuna borçlu bulunuyordu.' -H. Taner. 'Fakat ben bu ağırlığı o kadar az yükleneceğim ki söylemeye borçlu olduğumdan bir adım ileri geçmeyeceğim.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: borç almak
Anlamı: daha sonra ödemek üzere birinden para veya bir şey almak: 'On beş lira borç aldıktan sonra eve döndüm.' -H. E. Adıvar.
Deyim: borç altına girmek
Anlamı: borç para almak.
Deyim: borç bini aşmak
Anlamı: borç, altından kalkılamayacak duruma gelmek.
Deyim: borç etmek (yapmak)
Anlamı: borçlanmak: 'Altlarında şilte, dolaplarında eşya kalmadı ama kimseye de borç yapmadılar.' -P. Safa. 'Babasından bir şey koparamadığı zaman borç ediyor, sonra ona ödetiyordu.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: borç gırtlağına çıkmak
Anlamı: borca batmak.
Deyim: borç harç etmek
Anlamı: sürekli borç alıp vermek: 'Hazır param var biraz, biliyorsun. Yetmezse borç harç ederim.' -N. Hikmet.
Deyim: borç yemek
Anlamı: borçla geçinmek.
Deyim: borçlu çıkmak
Anlamı: görülen hesapta vereceği kalmak: 'Para muamelelerinden borçlu çıkmıştı.' -Y. K. Beyatlı.
Deyim: hayatını (birine) borçlu olmak
Anlamı: 1) biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak; 2) birinin yaşamı bir başkasının desteği ile sağlanmış olmak: Bu hayatımı ağabeyime borçluyum.