çıkmak kısaca sözlük anlamı ne demek?
çıkmak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, çıkmak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: çıkmak
Anlamlar:
1. İçeriden dışarıya varmak, gitmek
Özelliği / Tipi / Türü: -den
Örnek: "Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık."
2. Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı."
3. Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum."
4. Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek
Örnek: "Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık."
5. Süresi dolduğunda ayrılmak
Örnek: "Daireden çıkmak. Hastaneden çıkmak. Cezaevinden çıkmak."
6. Yapılmak, yürümek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Bu dairede işler kolay çıkmaz."
7. Yetişecek ölçüde olmak
Örnek: "Bu kumaştan bir palto çıkar mı?"
8. Eksilmek
Örnek: "Dörtten iki çıkarsa iki kalır."
9. Meydana gelmek
Örnek: "Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır."
10. Sıyrılmak, ayrılmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Bebeğin patiği çıktı."
11. Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Borçlu çıkmak. Kârlı çıkmak. Alacaklı çıkmak."
12. Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek
Örnek: "Çok sonra öğrenecek bunu. Çok sonra, çocukluktan çıkıp kocaman adam olduktan sonra."
13. Bir şeyin yukarısına doğru yürümek
Özelliği / Tipi / Türü: -i
Örnek: "Uzun, dik merdivenli bir yokuşu çıktık."
14. Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz - -de
Örnek: "Sularda bakteri çıktı."
15. Yetkili birinin makamına iş için gitmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Başkana çıkmak."
16. Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Arkadaşa piyango çıkmış. Bize yine gezi çıktı. Bu işten size de bir şey çıkar."
17. Bir konu yetkililerce karara bağlanmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
18. Mal olmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Bu ev dört milyara çıktı."
19. Oyunda herhangi bir rolü oynamak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı."
20. Bir yere ulaşmak, varmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Karşı kaldırıma geçtiler, sağa sola saptılar, demir yoluna çıktılar."
21. Karaya ayak basmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım."
22. Yayılmak, duyulmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Başından beri gazetelerde enstitü hakkında havadisler çıkıyordu."
23. Olmak, bulunmak, var olmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Bayramın son günü her iki kadının da işleri çıkmıştı."
24. Bir iddia ile ortalıkta görünmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın."
25. Yayılmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz - -den
Örnek: "Lağımdan pis kokular çıkıyor."
26. Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Güreşte ona çıkacak kimse yok."
27. Bulaşmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Kravatın boyası gömleğe çıktı."
28. Binaya kat eklemek
Özelliği / Tipi / Türü: -i
Örnek: "Evin ikinci katını çıkmadan havalar bozuldu."
29. Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Bu kahveden sıkıldın, ötekine çıkarsın, anladın mı?"
30. Niteliği sonradan anlaşılmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Eyvah, bu da ötekiler gibi soysuz çıktı."
31. Belirmek, tanınmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Bir ilçe belediye başkanı hepsinden açıkgöz çıktı."
32. Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Akıllı çıktı da arkadaşına uymadı."
33. Yerinden oynamak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı."
34. Görünür veya belli bir durumda bulunmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Tencerenin bakırı çıktı. Zayıflıktan kemikleri çıkmış."
35. Oluşmak, olmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Fırtına çıkmak. Soğuk çıkmak."
36. Piyasaya sürülmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
37. Bitmek, büyümek, sürmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Ekinler çıkmaya başladı. Bıyığı çıktı."
38. Verilmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Maaş çıkmak. Emir çıkmak."
39. Ay veya mevsim geçmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Mart çıktı. Kış çıktı."
40. Yeni yetişip satışa sunulmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Erik çıkmış. Çilek daha çıkmadı."
41. Yükselmek, artmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Fiyatlar çıktı."
42. Artırmak, fiyatı yükseltmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
43. Sesini yükseltmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
44. Büyük abdest bozmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
45. Giderilmek, yok olmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz - -den
Örnek: "Leke çıktı."
46. Unutmak
Özelliği / Tipi / Türü: -den
Örnek: "O söz benim hatırımdan çıkmadı."
47. Ay, Güneş görünmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Hava açılmış, ay çıkmıştı."
48. Yayımlanmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Yeni çıkmış Fransızca bir iki kitap bulunurdu."
49. Gelmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakıyla derhâl sezmişti."
50. Gerçekleşmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "İnsanın her gördüğü rüya çıkmaz ya!"
51. Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Arabanın direksiyonu çıkmak."
52. Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek
Örnek: "Ev, ev olmaktan çıktı."
53. Flört etmek
Özelliği / Tipi / Türü: -le
Örnek: "Sevim, senden başka bir kızla çıkmadım."
54. Erişmek, görmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Aklı başında ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım."
55. Harcamak zorunda kalmak
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
Örnek: "Paradan çıkmak. Bin liradan çıktım."
56. Vermeye katlanmak
Özelliği / Tipi / Türü: -i - Argo
Örnek: "Çık bakalım paraları!"
İçinde çıkmak geçen birleşik ve kökteş kelimeler: bata çıka, batçık, battıçıktı, zıpçıktı
çıkmak hakkında eş anlamlı kelimeler
çıkmak eş anlamlısı
çıkmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : mal olmak , koyulmak , gitmek , vurmak , isabet etmek , varmak , ayrılmak , sıyrılmak , var olmak , bulunmak , olmak , mezun olmak , eksilmek , gerçekleşmek , yok olmak , giderilmek , unutmak , gelmek , kopmak , flört etmek , yayımlanmak , yükselmek , artmak , verilmek , bitmek , büyümek , sürmek , oluşmak , bulaşmak , yayılmak , meydana gelmek , yapılmak , yürümek , taşınmak , istihsal etmek , sağlanmak , görmek , erişmek , oluşmak, olmak , duyulmak , ilgisini kesmek , boy ölçüşmek
çıkmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
çıkmak zıt anlamlısı
çıkmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : inmek, girmek, batmak
çıkmak ile ilgili 57 örnek cümle
"çıkmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "çıkmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Odadan şimdi çıktı. Zarftan para çıktı
2. Oğlu öğretmen çıkmıştı
3. Babam işinden çıktı
4. Bugün iyi iş çıktı
5. Aldığımız sütten çok yağ çıktı
6. Bu görüşmeden çok şey çıkar
7. Adam hapishaneden yeni çıktı
8. Bundan ancak üç bardak çıkar
9. Hesapladık, o borçlu çıktı
10. Ondan beş çıktı, beş kaldı
11. Artık çocukluktan çıktın, delikanlı oldun
12. Birisi arkadan basınca ayakkabım ayağımdan çıktı
13. Boş yere onca paradan çıktım
14. Dolaşıyordum, karşıma çıktı
15. Bugün yine bakana çıkacağım
16. Bu ağaca çıkmak zor
17. Onay yeni çıktı
18. Hastalık tifo çıktı
19. Bize bir gezi çıktı
20. Sabah yola çıkacağız
21. Yağ lekesi gömleğe de çıkmış
22. Ocaktan pis kokular çıkıyor
23. Ben bilirim diye ortaya çıktı, bir şey yapmadı
24. Boksta karşısına çıkmak güçtür
25. Bu iş yüz bine çıkar
26. Bu oyunda hırsıza çıkıyordu
27. Bu cadde nereye çıkıyor acaba?
28. Onda her zaman bir şeyler çıkar
29. Çıkan söylentiye bakılırsa, iş karışıyor
30. Yolcular sahile çıktı
31. Yarın onunla alışverişe çıkmak istiyorum
32. Onlar buradan iki apartman öteye çıktılar
33. Evin ikinci katını çıkmıştık, çimento bitti
34. Yapraklar çıkmak üzere
35. Çıkan fırtına ağaçları devirdi
36. Filitreli sigara çıktı
37. Yumurta çürük çıktı
38. Çocuk becerikli çıktı, işi başardı
39. Çekilince çiçek köküyle çıktı
40. Açlıktan kemikleri çıkmış
41. Ay çıkmış
42. Fiyatlar bir ayda çıkıverdi
43. Helaya çıktı
44. Malı alabilmek için biraz daha çıkmak gerekmişti
45. Buyruk çıktı
46. Bu ay da çıkmak bilmedi
47. Çağla çıkmış
48. Konu aklımdan çıkmıştı
49. Dediğim çıkmıştı
50. Bu ses yeterli değil, biraz daha çıkmak gerekiyor
51. Yağ lekesi çıktı
52. Hız yüzünden tekerlek çıktı
53. Bu gidişle iş işlikten çıkmış olacak
54. Bugün postadan birkaç mektup çıktı ama sana yok
55. Yeni bir dergi çıkacakmış
56. Kız bir delikanlıyla çıkıyormuş
57. Haydi, paraları çıkmak zamanıdır
Diğer dillerde çıkmak
İngilizce: Exit
Spanish: Salida
German: Beenden
French: Sortie
Italian: Uscita
çıkmak ile ilgili atasözleri
Aşağıda çıkmak hakkında ve içinde çıkmak kelimesi geçen, çıkmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
çıkmak ile ilgili deyimler
Aşağıda çıkmak hakkında ve içinde çıkmak kelimesi geçen, çıkmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: acısı ortaya çıkmak
Anlamı: olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak: 'Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.' -M. İzgü.
Deyim: adam içine çıkmak
Anlamı: topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek.
Deyim: adı çıkmak
Anlamı: 1) kötü bir ün kazanmak: Onun adı çıkmış yoksa fena adam değil. 2) hakkı olmayan bir ün kazanmak: O berberin adı çıkmış, aslında iyi tıraş edemiyor.
Deyim: adı deliye çıkmak
Anlamı: deli olmadığı hâlde deli olarak tanınmak: 'Böyle bir şey yazmaya kalkarsam adım deliye çıkacak.' -R. N. Güntekin.
Deyim: adı kötüye çıkmak
Anlamı: ünü kötü olarak yayılmak.
Deyim: ağzından çıkmak
Anlamı: bir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak: Bir kez ağzımdan çıktı, o fiyata vereceğim.
Deyim: ağzından girip burnundan çıkmak
Anlamı: 1) türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak: 'O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir.' -S. Ertem. 2) iyice dövmek: 'Ulan, ağzını topla! Şimdi ağzından girer, burnundan çıkarım!' -M. Rona.
Deyim: ağzından (söz, lakırtı) dirhemle çıkmak
Anlamı: çok az veya zorla konuşmak.
Deyim: ahbap çıkmak
Anlamı: önceden tanışmış olmak: 'Gümrükten itibaren her rast geldiği adamla ahbap çıktı.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: ahı çıkmak
Anlamı: yaptığı ilenme, etkisini göstermek.
Deyim: aklı çıkmak
Anlamı: sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak: Para harcayacak diye aklı çıkıyor.
Deyim: aklı zıvanadan çıkmak
Anlamı: delirmek, aklını oynatmak.
Deyim: aklından çıkmak
Anlamı: unutmak.
Deyim: akraba çıkmak
Anlamı: konuştuktan sonra akraba olduklarını anlamak.
Deyim: alacaklı çıkmak
Anlamı: alacağı vereceğinden çok olmak.
Deyim: alıcı çıkmak
Anlamı: 1) müşteri olmak; 2) istemek, talip olmak: 'İzmir'den gelmiş birtakım hanımlar onu kız sanıp alıcı çıktılar.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: alışverişe çıkmak
Anlamı: alım satım işi için çarşıya gitmek.
Deyim: altından çapanoğlu çıkmak
Anlamı: girişilen işte başa dert olacak bir durumla karşılaşmak: 'Kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı?' -O. Kemal.
Deyim: altından girip üstünden çıkmak
Anlamı: 1) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek: 'Babasından kalan servetin altından girip üstünden çıkmıştı.' -R. N. Güntekin. 2) ne yapıp edip istediğini yaptırmak; 3) halletmek; 4) karıştırmak.
Deyim: anlaşmazlık çıkmak
Anlamı: bir konuda uyuşmazlık söz konusu olmak: 'Miras dağılımında üvey annesiyle aralarında anlaşmazlık çıkmış.' -C. Külebi.