Dal ne demek? Dal anlamı nedir?
Dal kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Dal hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Dal
Anlamlar:
1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Cılız dallar, yeşili fersiz, tırnak kadar yapraklar!"
2. Branş
3. Bir bilim alanının içinde yer alan ana bilim dalında alt alanı
4. Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan birlik, şube
Özelliği / Tipi / Türü: Biyoloji
İçinde Dal geçen birleşik ve kökteş kelimeler: dalkıran, dalkurutan, ana dal, yan dal, ana bilim dalı, harmandalı, zeytin dalı
2. Arka, sırt
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında
3. Kol
4. Omuz
Örnek: "Belikler dalına dökülür gelir / İnce bel üstüne sal ala gözlüm"
5. Boyun, ense
İçinde Dal geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ana dal, doruk dal
3. Çıplak, yalın
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
Örnek: "Dalkılıç. Daltaban."
İçinde Dal geçen birleşik ve kökteş kelimeler: dalfes, dalfidan, dalgündüz, dalkılıç, dalöğle, daltaban, daluyku, dalyarak
Dal hakkında eş anlamlı kelimeler
Dal eş anlamlısı
dal kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Branş , Şube , Sırt , Arka , Kol , Omuz , Ense , Boyun , Yalın , Çıplak
Dal hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Dal zıt anlamlısı
Dal kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Dal ile ilgili 3 örnek cümle
"Dal" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Dal" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Ağacın iki dalını kestiler
2. Hekimliğin her dalında gelişme var
3. Dalına bir heybe takmış gidiyordu
Diğer dillerde Dal
İngilizce: Branch
Spanish: Sucursal
German: Zweig
French: Direction
Italian: Ramo
Dal ile ilgili atasözleri
Aşağıda Dal hakkında ve içinde Dal kelimesi geçen, Dal ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır
Anlamı: görmemiş kişi, rastlantı sonucu layık olmadığı bir duruma kavuşursa bu durum kendisinin hakkıymış gibi aptalca böbürlenir.
Atasözü: abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
Anlamı: bir kimse sevdiği işi sürekli olarak yapmaktan bıkmaz.
Atasözü: abdal tekkede, hacı Mekke'de bulunur
Anlamı: herkes kendisine yakışan ve uğraştığı işle ilgili olan yerdedir.
Atasözü: abdala 'kar yağıyor' demişler, 'titremeye hazırım (durmuşum)' demiş
Anlamı: varlıklılar için sıkıntı olabilecek bir durum, yoksullar için söz konusu bile olmaz.
Atasözü: abdala malum olur
Anlamı: bir şeyin olacağını önceden sezen kimseler için söylenen bir söz.
Atasözü: abdalın dostluğu köy görününceye kadar
Anlamı: çıkarı dolayısıyla yakınlık gösteren kimse, işini yürütecek başkalarını bulduğunda sizinle ilgisini keser.
Atasözü: abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (yolda olur)
Anlamı: çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır.
Atasözü: abdalın yağı çok olursa gâh borusuna çalar, gâh gerisine
Anlamı: varlıklı ama akılsız ve hesapsız kişi malını gereksiz yerlere harcar, telef eder.
Atasözü: ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur
Anlamı: çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.
Atasözü: ağaçtan maşa, abdaldan paşa olmaz
Anlamı: yeteneksiz, beceriksiz kimse önemli işlerde kullanılamaz.
Atasözü: ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez
Anlamı: ahmağa gereğinden çok ilgi gösterir, abdala gereğinden çok söz hakkı verirseniz sizi çok uğraştırır.
Atasözü: Allah uçamayan kuşa alçacık dal verir
Anlamı: Allah, yetenekleri kısıtlı olanlara durumlarına uygun bir yaşama düzeni verir.
Atasözü: armut dalının dibine düşer
Anlamı: bir kimse önce yakınlarına yararlı olur.
Atasözü: avrat (kadın) malı, kapı mandalı
Anlamı: bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.
Atasözü: dağ yürümezse abdal yürür
Anlamı: büyüklük taslayan birinde bitecek bir işimiz varsa biz onun ayağına gidip işimizi görmeliyiz.
Atasözü: dalmasını bilmeyen ördek, kıçından dalar
Anlamı: ne yaptığını bilmeyen kişi işi tersinden yürütmeye kalkar.
Atasözü: deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz
Anlamı: her denizde az çok dalga bulunduğu gibi her gönülde de bir sevda vardır.
Atasözü: deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız
Anlamı: her nesnenin kendisine özgü nitelikleri, kendisinden ayrılmayan özellikleri vardır.
Atasözü: deniz kenarında dalga eksik olmaz
Anlamı: içinde çeşitli olayların geçmesi doğal olan bir ortamda zaman zaman sert çatışmaların, fırtınaların çıkması da olasıdır.
Atasözü: gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz
Anlamı: her şey, kendisinden beklenen görevi yapabilecek niteliklere sahip olmalıdır.
Dal ile ilgili deyimler
Aşağıda Dal hakkında ve içinde Dal kelimesi geçen, Dal ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: adalet dağıtmak
Anlamı: kanunların saydığı hakları sahiplerine vermek.
Deyim: ağzı açık ayran delisi (budalası)
Anlamı: 1) yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan; 2) saf, bön.
Deyim: atla arpayı dövüştürmek (dalaştırmak)
Anlamı: fesat karıştırmak, arabozanlık etmek.
Deyim: bindiği dalı kesmek
Anlamı: kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi farkında olmadan yararsız duruma getirmek, kendi eliyle yok etmek: 'Bindiği dalı kesmek diye bir deyim vardır ya, sanki insanlığın bugünkü bunalımını anlatmak için bulunmuş.' -H. Taner.
Deyim: bir dalda durmamak
Anlamı: sık sık iş veya düşünce değiştirmek.
Deyim: (bir işi) dallandırıp budaklandırmak
Anlamı: bir işi, bir sorunu büyüterek karışık duruma getirmek.
Deyim: (bir şeyin) telaşına dalmak
Anlamı: herhangi bir şeyle ilgili olarak heyecanla, aceleyle, sıkıntıyla davranmak: 'Karısı akşam telaşına dalmış, çardağın etrafında dolanıp duruyordu.' -N. Cumalı.
Deyim: (bir yerden) payandaları çözmek
Anlamı: argo ayrılmak, kaçmak, uzaklaşmak.
Deyim: (birinin) adaletine sığınmak
Anlamı: birinden anlayış, hoşgörü, yakınlık beklemek.
Deyim: dal budak salmak
Anlamı: 1) karmaşık bir biçimde yayılıp genişlemek: 'Samimiyetimizin her köşesinde heybetli çınarlar gibi dal budak salmıştı.' -O. S. Orhon. 2) soy yönünden genişleyip yayılmak.
Deyim: dal gibi
Anlamı: ince uzun yapılı: 'Dal gibi bir vücut üzerinde dev gibi bir baş!' -Y. Z. Ortaç.
Deyim: dal gibi kalmak
Anlamı: vücudu çok zayıflamak.
Deyim: dal sürmek
Anlamı: yayılmak, kaplamak: 'Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı; onmaz bir kıpırtı dal sürüyordu, durmadan filizleniyordu.' -B. Günel.
Deyim: dal vermek
Anlamı: dayanmak, yaslanmak.
Deyim: dala çıka
Anlamı: büyük güçlüklerle.
Deyim: dalak kestirmek
Anlamı: hlk. sıtmadan büyümüş dalağı eski bir yöntemle tedavi ettirmek.
Deyim: dalalete düşmek
Anlamı: doğru yoldan ayrılmak, sapkınlık etmek.
Deyim: dalavere çevirmek (dalaveresini döndürmek)
Anlamı: yalan dolanla gizlice kötü iş görmek: 'Beyefendi dalaveresini döndüreceği yerleri adamlarından hiç kimseye söylemedi.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: daldan dala konmak
Anlamı: sık sık iş, konu veya düşünce değiştirmek: 'Çalı kuşu gibi daldan dala konan kararsız bir çocuktu.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: dalga geçmek
Anlamı: argo 1) üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak: 'İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü.' -M. Ş. Esendal. 2) eğlenmek, alay etmek; 3) geçici sevgi ilişkisi kurmak, gönül eğlendirmek.