Dana ne demek? TDK Türkçe sözlük anlamı nedir?
Dana kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Dana hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Dana
Anlamlar:
1. İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Hayvan bilimi
İçinde Dana geçen birleşik ve kökteş kelimeler: danaayağı, danaburnu, dana derisi, danadili, dana eti, dana humması, danakıran otu, deli dana hastalığı, anası danası, süt danası
Dana hakkında eş anlamlı kelimeler
Dana eş anlamlısı
dana kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Dana hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Dana zıt anlamlısı
Dana kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Dana
İngilizce: Calf
Spanish: Pantorrilla
German: Dana
French: Veau
Italian: Vitello
Dana ile ilgili atasözleri
Aşağıda Dana hakkında ve içinde Dana kelimesi geçen, Dana ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: besledik büyüttük danayı, şimdi tanımaz oldu anayı
Anlamı: elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
Atasözü: bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaz
Anlamı: çalıp çırpmayı alışkanlık edinen kimse yakalanıp ceza göre göre insanlıktan çıkar.
Atasözü: saksağan, danayı babası hayrına bitlemez
Anlamı: bir kimse başkasına hizmet ediyorsa bunda kendisinin de çıkarı vardır.
Atasözü: yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı
Anlamı: yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz gençler, bizi beğenmezler.
Dana ile ilgili deyimler
Aşağıda Dana hakkında ve içinde Dana kelimesi geçen, Dana ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: danalar gibi bağırmak (böğürmek)
Anlamı: çok kuvvetle bağırmak, haykırmak.
Deyim: dananın kuyruğu kopmak
Anlamı: beklenen veya korkulan sonuç gerçekleşmek: 'İstediğimiz parayı vermezse işte o zaman dananın kuyruğu kopar.' -Y. Kemal.
Deyim: deli dana (danalar) gibi dönmek
Anlamı: ne yapacağını bilemeyerek şaşkınca davranmak.
Deyim: foyası meydana (ortaya) çıkmak
Anlamı: bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak: 'Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar.' -B. Felek.
Deyim: meydana atmak
Anlamı: ortaya çıkarmak.
Deyim: meydana çıkarmak
Anlamı: 1) açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek: 'Marifetlerini birer birer meydana çıkarıyor.' -R. H. Karay. 2) bularak ortaya çıkarmak.
Deyim: meydana çıkmak
Anlamı: 1) ortaya çıkmak, görünmek: 'İşte Galip, böyle bir muhitte herkesi şaşırtan büyük bir kabiliyetle meydana çıkıverdi.' -A. H. Çelebi. 2) belli olmak: 'Şafak serinliği içinde onun yükselmesini seyrederken ilk tahminimizde yanılmadığımız meydana çıktı.' -H. S. Tanrıöver. 3) yetişmek, büyümek: 'Altınyaprak Şirketi bizim son ekmek kapımızdı, bundan sonra iş bulabileceğim şüpheli, kardeşlerim daha meydana çıkmış sayılmaz.' -R. N. Güntekin.
Deyim: meydana dökmek
Anlamı: hepsini sergilemek, ortaya dökmek.
Deyim: meydana düşmek
Anlamı: bir iş yapmak için kendini ortaya atmak.
Deyim: meydana gelmek
Anlamı: 1) olmak, oluşmak: 'Kum tanelerinden meydana gelen yazıları okumaya çalışan Bünyamin bir hayli zorlandı.' -İ. O. Anar. 2) ortaya çıkmak: 'Müspet ve realist ilmî araştırmaların meydana gelebilmesi için istatistik bir zarurettir.' -N. Hikmet.
Deyim: meydana getirmek
Anlamı: olmasını sağlamak, oluşturmak: 'Yaşlandıkça gençleşen bir adam yalnız verdiği eserlerden değil bundan sonra meydana getireceklerinden dolayı mühimdir.' -İ. A. Gövsa.
Deyim: meydana koymak
Anlamı: yapıp ortaya çıkarmak, göstermek.
Deyim: meydana vurmak
Anlamı: belli etmek, ortaya çıkarmak: 'Beşikten beri ruhlarına akıtılan düşmanlığı meydana vurmak için tam fırsatı bulmuşlardı.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: müdana etmemek
Anlamı: 1) kendini borçlu hissedecek duruma düşürmemek, kendi ayakları üstünde durmak, kimseye açıklama yapma gereği hissetmemek; 2) yaranmaya, iyi görünmeye çalışmamak.