Elden ne demek? Elden nedir?
Elden kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Elden hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Elden
Anlamlar:
1. Doğrudan
Özelliği / Tipi / Türü: Zarf
2. Başkasıyla
Örnek: "Parayı elden yolladı."
İçinde Elden geçen birleşik ve kökteş kelimeler: elden düşme, art elden, bir elden, ilk elden, tezelden
Elden hakkında eş anlamlı kelimeler
Elden eş anlamlısı
elden kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : doğrudan, hemen
Elden hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Elden zıt anlamlısı
Elden kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Elden ile ilgili 2 örnek cümle
"Elden" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Elden" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Raporumu elden aldım
2. Raporumu elden gönderdim
Diğer dillerde Elden
İngilizce: Elden
Spanish: Elden
German: Von Hand
French: Elden
Italian: Elden
Elden ile ilgili atasözleri
Aşağıda Elden hakkında ve içinde Elden kelimesi geçen, Elden ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: dağda gez belde gez, insafı elden bırakma
Anlamı: eşkıya dahi olsan insafı elden bırakma.
Atasözü: dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur
Anlamı: kişi her söylediğini yapamaz, her dilediğini elde edemez.
Atasözü: el elden kalmaz, dil dilden kalmaz
Anlamı: bir kişi başkasına vurursa o da ona vurur, başkasına kötü söz söylerse diğeri de kendisine kötü söz söyler.
Atasözü: el elden üstündür (ta arşa kadar)
Anlamı: bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.
Atasözü: elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
Anlamı: kişi yalnızca kendi kazancına güvenmeli, başkasının yardımını beklememelidir.
Atasözü: elden vefa, zehirden şifa
Anlamı: zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan da yardım ve iyilik beklenmez.
Atasözü: iş anlatılıncaya kadar baş elden gider
Anlamı: kızışmış bir kavgada veya herhangi bir olayda meram anlatmaya fırsat kalmadan olacak olur.
Atasözü: kısmet ise gelir Hint'ten Yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden
Anlamı: Tanrı bir şeyi size kısmet etmişse o mutlaka size gelir, kısmet etmemişse yapacak bir şey yoktur.
Atasözü: selden gelen suya gider
Anlamı: kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar.
Atasözü: tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider
Anlamı: bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz.
Atasözü: uğruluğa gitsen, insafı elden koma
Anlamı: kötülüğün bile sınırı vardır.
Elden ile ilgili deyimler
Aşağıda Elden hakkında ve içinde Elden kelimesi geçen, Elden ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: aynı telden çalmak
Anlamı: aynı şeyi söylemek.
Deyim: belden aşağı vurmak
Anlamı: iş hayatında, insan ilişkilerinde, siyasette kural dışı saldırmak.
Deyim: (bir şey) elden gitmek
Anlamı: bir şeyi yitirmek, o şeyden yoksun kalmak: 'Kahramanlıktı yurdun meyve veren tek dalı / O da elden giderse nereye başvurmalı?' -F. N. Çamlıbel.
Deyim: birinci elden kaynağa gitmek
Anlamı: bilimsel çalışmalarda kaynakların aslına, özgününe dayanmak.
Deyim: ekmek elden su gölden
Anlamı: 'kendisi çalışmayıp başkasının kazancıyla geçinme durumu' anlamında kullanılan bir söz: 'Uygar yaşamlarında ekmek elden su göldendi.' -A. Kutlu.
Deyim: elden ağza yaşamak
Anlamı: günlük kazancı ancak gereksinimlerini karşılayacak kadar olmak.
Deyim: elden almak
Anlamı: 1) bir malı pazara çıkarılmadan sahibinden doğrudan satın almak; 2) herhangi bir şeyi biriyle yüz yüze görüşerek almak.
Deyim: elden ayaktan düşmek (kesilmek)
Anlamı: yaşlılık sebebiyle veya sağlığı büsbütün bozularak çalışamaz duruma gelmek: 'Ve gün battığı zaman artık Gülbahar'ın hâli kalmamış, elden ayaktan kesilmişti.' -Y. Kemal.
Deyim: elden bırakmamak (düşürmemek)
Anlamı: bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek.
Deyim: elden çıkarmak
Anlamı: 1) bir şeyin sahipliğini başkasına geçirmek, satmak: 'Eskilerden bir kısmını yok pahasına elden çıkarmak gerekecek.' -H. Taner. 2) yitirmek: 'Sanki o, kaçırdığım, elden çıkardığım bir fırsattı.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: elden çıkmak
Anlamı: 1) malı olmaktan çıkmak, malı satılmak; 2) kaybedilmek: 'Selanik elden çıkınca ailesi İzmir'e göçmüştür.' -A. İlhan.
Deyim: elden ele dolaşmak (gezmek)
Anlamı: iyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek: 'Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi.' -Y. Z. Ortaç.
Deyim: elden ele geçmek
Anlamı: çok sahip değiştirmek: 'Elden ele geçen ve fiyatı giderek artan bu silahlar eski ve güçsüzdür ama çetecilik için yeterlidir.' -A. Kutlu.
Deyim: elden geçirmek
Anlamı: eksiklik veya bozukluklarını gidermek veya denetlemek için incelemek: 'Otomobil tamircisi bir akrabaları varmış, o da arabayı elden geçirmiş.' -E. Bener.
Deyim: elden gel!
Anlamı: argo 1) ver! Elden gel bakalım iki papeli. 2) tkz. kutlamak amacıyla söylenen bir söz.
Deyim: elden geldiği kadar
Anlamı: yapılabildiği, olabildiği kadar: 'Müsteşardan kapıcıya kadar bütün nezaret mensupları elden geldiği kadar gayret ettiler.' -R. N. Güntekin.
Deyim: elden gelmemek
Anlamı: yapamamak, dayanamamak: Bu üzücü durum karşısında ağlamamak elden gelmiyor.
Deyim: elden kaçırmak
Anlamı: elde edilebilecek bir şeyden türlü sebeplerle yararlanamamak: 'Cin yahut periler bu evi elden kaçırmamak için ne kadar hırçınlık etseler yeridir.' -R. N. Güntekin.
Deyim: elden kaçmak
Anlamı: 1) sahip olamamak; 2) değerlendirememek: 'Kibar kıyafetli bir hanım, elden kaçmış eski fırsatların hırsı gözlerinde parlayarak dedikodu yapmaya başladı.' -R. H. Karay.
Deyim: elden ne gelir?
Anlamı: çaresiz bir durumda yapılacak bir şey olmadığını anlatan bir söz: 'Elden ne gelir, merdivenden düşüp ayak kırılırsa.' -A. K. Tecer.