Geçirmek ne demek? TDK sözlük anlamı nedir?
Geçirmek kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Geçirmek hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Geçirmek
Anlamlar:
1. Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
Özelliği / Tipi / Türü: -i
2. Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Kalanımızı peşine takarak Murat Suyu'nun karşı kıyısına geçirdi."
3. Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "Odanın eşyasını öbür odaya geçirmek."
4. Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi."
5. Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu."
6. Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "Arkadaşımı geçirmeye gittim."
7. Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
Özelliği / Tipi / Türü: -i - -de
Örnek: "Oralarda geçirdiğim günleri daima bir endişe, bir nevi hüzün ile derhatır ediyorum."
8. Giymek, giyinmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - Nesnesiz
Örnek: "Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti."
9. Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak
Özelliği / Tipi / Türü: -den
Örnek: "Kılıçtan geçirmek. Dayaktan geçirmek."
10. Herhangi bir durumu yaşamış olmak
Özelliği / Tipi / Türü: -i - -den
Örnek: "Ne yapar ne eder, günde iki üç saatini at üstünde geçirirdi."
11. Etmek, yapmak
12. Hastalık bulaştırmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "Nezleyi bana geçirdin."
13. Zaman harcamak
Örnek: "Benim bu işlerle geçirecek vaktim yok."
14. Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak
15. Vurmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
16. Alışverişte aldatmak, kötü mal satmak, kazıklamak
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
17. Birine kötü söz söylemek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - Argo
İçinde Geçirmek geçen birleşik ve kökteş kelimeler: kurşungeçirmez, görmüş geçirmiş
Geçirmek hakkında eş anlamlı kelimeler
Geçirmek eş anlamlısı
geçirmek kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : vurmak, kazıklamak, giyinmek, giymek, kalmak, oturmak, teşyi etmek, selametlemek, takmak, kaydetmek, yazmak, tespit etmek, nakletmek, yapmak, etmek
Geçirmek hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Geçirmek zıt anlamlısı
Geçirmek kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Geçirmek ile ilgili 15 örnek cümle
"Geçirmek" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Geçirmek" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Çiviyi duvara geçirmek güç oldu
2. Elini saçından geçirmek istiyordu, beceremiyordu, eli titriyordu
3. Masayı iç odaya geçirmek zaman aldı
4. Durumu tutanağa geçirmek gerekiyordu
5. Camı pencereye geçirmek, sonra macunlamak gerekir
6. Arkadaşımı geçirmek için istasyona gitmiştim
7. Sık sık hastalık geçirmekten bitkinleşmişti
8. Neşeli birkaç saat geçirdik
9. Sırtına paltosunu geçirip sokağa çıktı
10. Yazı köyde geçirmek istiyor
11. Hastalığı başkalarına da geçirmek olasılığı vardı
12. Hepsini iyi bir sınavdan geçirmek istedi
13. Yolda kaza geçirdik
14. Günü böyle boş geçirmek olmaz
15. Kışı eski bir paltoyla geçirmek zorundaydı
Diğer dillerde Geçirmek
İngilizce: Spend
Spanish: Pasar
German: Pass
French: Passer
Italian: Spendere
Geçirmek ile ilgili atasözleri
Aşağıda Geçirmek hakkında ve içinde Geçirmek kelimesi geçen, Geçirmek ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Geçirmek ile ilgili deyimler
Aşağıda Geçirmek hakkında ve içinde Geçirmek kelimesi geçen, Geçirmek ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: aklın süzgecinden geçirmek
Anlamı: etraflıca düşünmek, çok iyi muhakeme etmek: 'Aklın olmadıktan sonra istediğin denli deneylerden geç. O deneyleri aklın süzgecinden geçirmedikten sonra.' -M. İzgü.
Deyim: aklından geçirmek
Anlamı: bir şeyi yapmayı düşünmek, tasarlamak: 'Aklından geçirdiği gerçekmiş gibi telaşlanmıştı.' -N. Cumalı.
Deyim: ameliyat (... ameliyatı) geçirmek
Anlamı: ameliyat edilmiş olmak: 'Bu koğuşta ayak ameliyatı geçirmiş hasta Şahin'di.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: ayağına geçirmek
Anlamı: bir şeyi aceleyle giymek.
Deyim: bacağına geçirmek
Anlamı: bir şeyi aceleyle giymek.
Deyim: başına geçirmek
Anlamı: 1) başına giymek: Şapkasını başına geçirdi. 2) bir şeyi öfke ile birisinin başına vurmak: Şimdi tencereyi başına geçiririm!
Deyim: baygınlık geçirmek
Anlamı: 1) bayılmak; 2) mec. çok heyecanlanmak, telaşlanmak: 'Annem, üç gün sonra, sevinç baygınlıkları geçiren Yahudi'nin avucuna on altın sayıp yalvardı.' -Y. Z. Ortaç. 3) mec. çok sıkılmak.
Deyim: (bir şeyden) sünger geçirmek
Anlamı: silip atmak, unutmak.
Deyim: (bir şeyi) zimmetine geçirmek
Anlamı: emanet edilmiş para veya eşyayı kendine mal etmek.
Deyim: (birine veya bir şeye) söz geçirmek
Anlamı: söylediğini, istediğini, yaptırmak: 'Düğün sahipleri onlara söz geçiremediler.' -M. Ş. Esendal. 'Her seferinde kalbine söz geçirerek zaaflarını denetleyebiliyordu.' -M. Mungan.
Deyim: (birini) gömleğinden (gömlekten) geçirmek
Anlamı: evlat olarak kabul etmek, evlat edinmek.
Deyim: (birinin) zimmetine geçirmek
Anlamı: bir hesabı birinin borcuna eklemek.
Deyim: boynuna geçirmek
Anlamı: bir şeyi kendine mal etmek, zimmetine geçirmek.
Deyim: buhran geçirmek
Anlamı: bunalım geçirmek.
Deyim: cinnet geçirmek
Anlamı: delirmek, aklını kaçırmak.
Deyim: çember geçirmek
Anlamı: çemberle kuşatmak.
Deyim: diş geçirmek
Anlamı: zorla veya inatla istediğini yaptırmak: 'Karşısındakine diş geçirmek inadı gene kabarmıştı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: elden geçirmek
Anlamı: eksiklik veya bozukluklarını gidermek veya denetlemek için incelemek: 'Otomobil tamircisi bir akrabaları varmış, o da arabayı elden geçirmiş.' -E. Bener.
Deyim: ele geçirmek
Anlamı: 1) yakalamak: 'Hele onu bir elime geçireyim, görürsün, burnundan getireceğim.' -H. Topuz. 2) sahibi olmak: 'İstanbul'u ele geçirmek için bu muharebeye girdiklerini ilan etmekten başka bir şey yapamadılar.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: elekten geçirmek
Anlamı: 1) elemek; 2) ayıklamak; 3) araştırma sonunda doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırmak.