Kırma nedir? Türkçe anlamı ne demek?
Kırma kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Kırma hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Kırma
Anlamlar:
1. Kırmak işi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Pili
3. Kırılmış veya dövülmüş tahıl
Örnek: "Buğday kırması."
4. Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
5. Ot bitmeyen bayır
Örnek: "Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar."
6. Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
Örnek: "Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü."
7. Melez
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat - Biyoloji
Örnek: "Arap kırması bir at."
8. Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat - Mecaz Anlam
İçinde Kırma geçen birleşik ve kökteş kelimeler: divani kırması, minare kırması
Kırma hakkında eş anlamlı kelimeler
Kırma eş anlamlısı
kırma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : pili, melez
Kırma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Kırma zıt anlamlısı
Kırma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Kırma ile ilgili 1 örnek cümle
"Kırma" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Kırma" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Batıya özenen kırma bir gençlik yetişiyor
Diğer dillerde Kırma
İngilizce: Break
Spanish: Romper
German: Brechen
French: Briser
Italian: Rompere
Kırma ile ilgili atasözleri
Aşağıda Kırma hakkında ve içinde Kırma kelimesi geçen, Kırma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Kırma ile ilgili deyimler
Aşağıda Kırma hakkında ve içinde Kırma kelimesi geçen, Kırma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağzını burnunu dağıtmak (kırmak, parçalamak)
Anlamı: aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.
Deyim: bel kırmak
Anlamı: kırıtmak, salınmak.
Deyim: belini kırmak
Anlamı: birini bir şeyi yapamaz duruma getirmek.
Deyim: (birinin) cesaretini kırmak
Anlamı: yürekliliğini gidermek, korkutmak: 'Zekânız size yardım etmez, bilakis cesaretinizi kırar.' -R. H. Karay.
Deyim: (birinin) hatırını kırmak
Anlamı: üzmek, gücendirmek.
Deyim: (birinin) kemiklerini kırmak
Anlamı: birini çok dövmek, aşırı dayak atmak: 'Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım.' -H. E. Adıvar.
Deyim: boynunu kırmak
Anlamı: hlk. çekip gitmek: 'Daha bir ay tutunamazlar, boyunlarını kırarlar deniliyordu.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: boyun kırmak
Anlamı: saygı duyulan bir kimse karşısında, ayaktayken başı öne bükmek: 'Hürrem Hakkı, Ferhunde'nin önünde boyun kırdı.' -M. Yesari.
Deyim: burnunu kırmak
Anlamı: birini güç durumda bırakarak büyüklenmesini veya direnişini yok etmek.
Deyim: burnunun direğini kırmak
Anlamı: çok pis bir koku yayarak tedirgin etmek: 'Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti.' -B. R. Eyuboğlu.
Deyim: ceviz kırmak
Anlamı: yanlış tutum veya davranışta bulunmak, hata yapmak: 'Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı.' -O. C. Kaygılı.
Deyim: çivi kırmak
Anlamı: ayakkabıların içinden çıkan çivi uçlarını bir aletle kesip raspa ile eğeleyerek köselenin içine gömmek.
Deyim: direksiyon kırmak
Anlamı: aracı istenilen yöne çevirebilmek için direksiyonu o yöne döndürmek.
Deyim: dümen kırmak
Anlamı: yön değiştirmek: 'Herhâlde kaçmayı düşünüyor olmalıydı. Yolun kenarındaki tek tük ağaçlara doğru dümen kırdı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: dümeni kırmak
Anlamı: argo çekip gitmek, kaçmak, uzaklaşmak.
Deyim: fertik çekmek (fertiği kırmak)
Anlamı: kaçmak: 'Kampana vurup tren kalkacağı esnada 'fertik!' diye bağırırlardı ki 'fertiği kırmak' tabiri buradan kalmadır.' -S. M. Alus.
Deyim: fındık kırmak
Anlamı: çapkınlık yapmak.
Deyim: fiyat kırmak
Anlamı: fiyatı düşürmek, fiyatı indirmek.
Deyim: gerdan kırmak
Anlamı: 1) naz ile boynu başla birlikte iki yana oynatarak kırıtmak: 'Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!' -A. İlhan. 2) mec. boynu, başı geriye oynatarak büyüklük taslar bir durum almak.
Deyim: gönül kırmak (yıkmak)
Anlamı: birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek: 'Osman Efendi iyi adamdı, kimsenin gönlünü kırmazdı.' -İ. H. Baltacıoğlu.