Meydan kısaca kelime anlamı ne demek?
Meydan kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Meydan hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Meydan
Kökeni: "Arapça meydān" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Alan
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu."
2. Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri
Örnek: "Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu."
3. Bulunulan yer ve çevresi, ortalık
Örnek: "Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu."
4. Fırsat, imkân veya vakit
5. Mevlevi tekkelerinde ayin yapılan yer
İçinde Meydan geçen birleşik ve kökteş kelimeler: meydan dayağı, meydan korkusu, meydan muharebesi, meydan saati, meydan savaşı, meydan sazı, at meydanı, er meydanı, hava meydanı, köy meydanı, ok meydanı, siyaset meydanı, söz meydanı
Meydan hakkında eş anlamlı kelimeler
Meydan eş anlamlısı
meydan kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Saha , Alan , Ortalık
Meydan hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Meydan zıt anlamlısı
Meydan kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Meydan ile ilgili 3 örnek cümle
"Meydan" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Meydan" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Meydanda kimse yoktu
2. O, meydan bulursa her şeyi yapar
3. Hastalığı sonradan ortaya çıkmıştı
Diğer dillerde Meydan
İngilizce: Square
Spanish: Plaza
German: Herausforderung
French: Carré
Italian: Piazza
Meydan ile ilgili atasözleri
Aşağıda Meydan hakkında ve içinde Meydan kelimesi geçen, Meydan ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: at bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz
Anlamı: bir işi başarabilmek için gerekli olan koşullar her zaman eksiksiz olarak ele geçmez.
Atasözü: at olur, meydan olmaz (bulunmaz), meydan olur (bulunur), at olmaz (bulunmaz)
Anlamı: gerekli şartlar her zaman bir arada bulunmaz.
Atasözü: at ölür meydan (nalı) kalır, yiğit ölür şan (namı) kalır
Anlamı: yaşarken iyi işler yapmalı, iyi bir ad bırakılmaya çalışılmalıdır.
Atasözü: at var, meydan yok
Anlamı: yapacak güç var ancak kullanma imkânı yok.
Atasözü: baba (evlat, oğul) ekmeği zindan ekmeği, koca (er) ekmeği meydan ekmeği
Anlamı: bir kadın için babasının veya çocuğunun evinde barınıp onların eline bakmak çok kötü bir durumdur; onun gönül ferahlığı ile yaşayacağı yer, kocasının evi, serbestçe harcayacağı para kocasının parasıdır.
Atasözü: er ekmeği, meydan ekmeği
Anlamı: kadın, kocasının kazancını rahatça yer.
Atasözü: yiğidin malı meydandadır
Anlamı: çıplak gezmekten hoşlanan ve utanması, sıkılması olmayan kimselerle alay etmek için kullanılan bir söz.
Atasözü: yiğit meydanda belli olur
Anlamı: sözle atıp tutmak kolaydır, asıl marifet, işbaşında kendini göstermektir.
Meydan ile ilgili deyimler
Aşağıda Meydan hakkında ve içinde Meydan kelimesi geçen, Meydan ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: (birine) meydan dayağı çekmek
Anlamı: herkesin içinde veya çok dövmek.
Deyim: (birine) meydanı dar etmek
Anlamı: birini çok sıkıntıya sokmak, her yönden sıkıştırmak.
Deyim: foyası meydana (ortaya) çıkmak
Anlamı: bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak: 'Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar.' -B. Felek.
Deyim: mal meydanda
Anlamı: bir işin gizli bir yönünün olmadığını belirten bir söz.
Deyim: meydan açmak
Anlamı: sebep olmak: 'Bu hareket, daha ileride kim bilir ne boğuşmalara meydan açacaktır?' -R. N. Güntekin.
Deyim: meydan almak
Anlamı: esk. gelişmek, yayılmak, geniş ölçüde olmak.
Deyim: meydan bırakmamak
Anlamı: fırsat vermemek: 'Ona ağız açmaya meydan bırakmadım.' -R. N. Güntekin.
Deyim: meydan (birine veya bir şeye) kalmamak
Anlamı: fırsat bulamamak: 'Bu beladan kurtulabilmek için bir çare düşünmeye meydan kalmadan Ali, bir gece kasabaya girdi.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: meydan bulamamak
Anlamı: fırsat bulamamak.
Deyim: meydan dayağı atmak
Anlamı: kalabalık içinde iyice dövmek.
Deyim: meydan dayağı yemek
Anlamı: kalabalık içinde iyice dayak yemek: 'Vallahi meydan dayağı yesem bu kadar perişan olmazdım.' -R. N. Güntekin.
Deyim: meydan okumak
Anlamı: korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmak: 'Hülasa yüz türlü yüzmek bilir, dalgıçlara meydan okurdu.' -R. H. Karay.
Deyim: meydan vermemek
Anlamı: kötü bir durumun gerçekleşmesi için imkân veya zaman bırakmamak: 'Sonra sultanın cevabına meydan vermeden döndü.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: meydana atmak
Anlamı: ortaya çıkarmak.
Deyim: meydana çıkarmak
Anlamı: 1) açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek: 'Marifetlerini birer birer meydana çıkarıyor.' -R. H. Karay. 2) bularak ortaya çıkarmak.
Deyim: meydana çıkmak
Anlamı: 1) ortaya çıkmak, görünmek: 'İşte Galip, böyle bir muhitte herkesi şaşırtan büyük bir kabiliyetle meydana çıkıverdi.' -A. H. Çelebi. 2) belli olmak: 'Şafak serinliği içinde onun yükselmesini seyrederken ilk tahminimizde yanılmadığımız meydana çıktı.' -H. S. Tanrıöver. 3) yetişmek, büyümek: 'Altınyaprak Şirketi bizim son ekmek kapımızdı, bundan sonra iş bulabileceğim şüpheli, kardeşlerim daha meydana çıkmış sayılmaz.' -R. N. Güntekin.
Deyim: meydana dökmek
Anlamı: hepsini sergilemek, ortaya dökmek.
Deyim: meydana düşmek
Anlamı: bir iş yapmak için kendini ortaya atmak.
Deyim: meydana gelmek
Anlamı: 1) olmak, oluşmak: 'Kum tanelerinden meydana gelen yazıları okumaya çalışan Bünyamin bir hayli zorlandı.' -İ. O. Anar. 2) ortaya çıkmak: 'Müspet ve realist ilmî araştırmaların meydana gelebilmesi için istatistik bir zarurettir.' -N. Hikmet.
Deyim: meydana getirmek
Anlamı: olmasını sağlamak, oluşturmak: 'Yaşlandıkça gençleşen bir adam yalnız verdiği eserlerden değil bundan sonra meydana getireceklerinden dolayı mühimdir.' -İ. A. Gövsa.