Okunmak ne demek? Sözlük anlamı nedir?
Okunmak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Okunmak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Okunmak
Anlamlar:
1. Okuma işine konu olmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Gece olmuş, yatsılar okunmuş, daha damat bey gelmemişti."
2. Okunulmak
3. Belli olmak, açıkça görünmek
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
Örnek: "Bütün söyleyecekleri yüzünden okunuyor."
4. Davet edilmek, çağrılmak
Özelliği / Tipi / Türü: Halk ağzında
Okunmak hakkında eş anlamlı kelimeler
Okunmak eş anlamlısı
okunmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : okunulmak, çağrılmak
Okunmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Okunmak zıt anlamlısı
Okunmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Okunmak ile ilgili 5 örnek cümle
"Okunmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Okunmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Okunan şiirlerin hepsi de mi kötüydü?
2. Loş ışıkta okunur mu?
3. Ahmet Ağa okunacak adam değil mi?
4. Hocalara okundu ama fayda etmedi
5. Bu tutumun nasıl okunacağını bilmek isterdik
Diğer dillerde Okunmak
İngilizce: Reading
Spanish: Lectura
German: Lesen
French: Lecture
Italian: Lettura
Okunmak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Okunmak hakkında ve içinde Okunmak kelimesi geçen, Okunmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Okunmak ile ilgili deyimler
Aşağıda Okunmak hakkında ve içinde Okunmak kelimesi geçen, Okunmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: arına dokunmak
Anlamı: utanç duymak: 'Hele meydanı hasımlarına bırakmak arıma dokunuyor.' -R. H. Karay.
Deyim: asabına dokunmak
Anlamı: sinirine dokunmak: 'Bombardımanlar asabıma dokunuyordu, sakin bir yere kaçmak istiyordum.' -R. H. Karay.
Deyim: (bir durum birinin) sinirine dokunmak
Anlamı: hoşuna gitmemek, sinirlendirmek: 'Bu söz sarhoş olmayan zevcesinin fena hâlde sinirine dokunmuş.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (birinin) bam teline basmak (dokunmak)
Anlamı: en çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek: 'Firuzan bam teline basıyor, aksi sesler çıkarıyor.' -H. E. Adıvar.
Deyim: dişe dokunmak
Anlamı: işe yarar olmak, önemli olmak, yerinde ve anlamlı olmak: 'Şöyle iki dişe dokunan, ciğere işleyen söz işitsem, şöyle tatlı, basit bir nağme duysam yok mu...' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: faydası dokunmak
Anlamı: yararı dokunmak: 'Şimdiye kadar bana iki paralık faydan dokundu mu ki her gün alacaklı gibi gırtlağıma sarılıyorsun!' -R. N. Güntekin.
Deyim: gayretine dokunmak
Anlamı: bir işi yapamayacağını ileri sürenlere kızarak veya kendisinin yapması beklenen işi başkasının yapmasından utanç duyarak başarmaya çalışmak.
Deyim: gönlüne dokunmak
Anlamı: üzülmek, rahatsızlık duymak: 'Onun kenar mahallelerde sürüklenen çıplak ayakları benim gönlüme dokunuyor.' -O. S. Orhon.
Deyim: gururuna dokunmak
Anlamı: kişiliği zedelenmek, onuru kırılmak.
Deyim: hayrı dokunmak
Anlamı: yararlı olmak.
Deyim: haysiyetine dokunmak
Anlamı: onuru incinmek: Bu söz haysiyetine dokundu.
Deyim: hizmeti dokunmak
Anlamı: görevde bulunmak, iş yapmak: 'Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler.' -H. Taner.
Deyim: içine dokunmak
Anlamı: dertlendirmek, üzmek.
Deyim: işin ucu birine dokunmak
Anlamı: bir işten dolaylı olarak zarar görmek.
Deyim: iyiliği dokunmak
Anlamı: yararlı olmak, yararını görmek.
Deyim: izzetinefsine dokunmak
Anlamı: 1) onuruna dokunmak; 2) gücüne gitmek: 'Terk edilmiş hâli izzetinefsime dokunuyor fakat onu hiç yadırgamıyorum.' -A. Ş. Hisar.
Deyim: kalbe dokunmak
Anlamı: acı veya üzüntü vermek.
Deyim: kanına dokunmak
Anlamı: çok sinirlenmek: 'Bırak Allah'ını seversen müdür bey! Bazen kanıma dokunuyor vallaha. Sen onun oruçlu olduğuna inanıyor musun?' -H. Taner.
Deyim: kibrine dokunmak
Anlamı: gururu zedelenmek: 'Ayan azası olduğu için, bekleme salonunda birkaç dakika kalmak bile kibrine dokunmuştu.' -F. R. Atay.
Deyim: kurşun dokunmak
Anlamı: mermi isabet etmek: 'Suriye'de bel kemiğine bir kurşun dokunmuştu.' -Ö. Seyfettin.