Terör örgütü PKK/YPG, Şara'nın cumhurbaşkanı ilan edildiği toplantıya karşı çıktı
Terör örgütü PKK/YPG'nin, Suriye'deki sözde sivil yönetimi adı altında yapılan açıklamada, Şara'nın geçiş dönemi cumhurbaşkanı ilan edildiği toplantı hedef alınarak, Suriye'de ademi merkeziyetçi bir yapı kurulması talebi dillendirildi.
Suriye'deki siyasi belirsizlik ve güç mücadelesi, 29 Ocak tarihli Askeri Operasyonlar İdaresi toplantısının ardından yeni bir boyuta taşındı. Terör örgütü, Şam yönetimini dolaylı yoldan tanımamakta ısrarcı olduğu bir açıklama yayınlayarak, toplantının sonuçlarını ve Suriye'nin geleceğine dair iddiasını sert bir dille eleştirdi. Açıklama, 61 yıllık Baas rejiminin ve Esed ailesinin iktidardan uzaklaştırılmasını takiben oluşan güç boşluğunda örgütün kendi hedeflerini ve vizyonunu dayatma çabasını gözler önüne serdi.
Örgüt, 29 Ocak toplantısının yeterince kapsayıcı olmadığını, katılımcıların temsilinin eksik olduğunu ve dolayısıyla meşruiyetinden şüphe duyulduğunu iddia etti. Bu iddianın ardında, toplantıya katılanların arasında kendilerinin ve diğer terörist oluşumların yer almadığından duyulan rahatsızlık yatıyor gibi görünüyor. Bu eksikliğin, örgütün Suriye'nin geleceğine dair planlarında sahip olmak istediği etkiye ulaşamamasının bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Açıklama, Şam'da Emevi Meydanı'nda ve diğer şehirlerde gerçekleştirilen PKK/YPG karşıtı protestoları da eleştirel bir dille ele alarak, bu gösterilerin kendi söylemini ve hedeflerini zayıflattığını ima etti. Protestoların, örgütün Suriye halkı üzerindeki etkisini ve desteğini sorgulaması gerektiği yönünde bir sinyal olarak algılandığı söylenebilir.
Açıklamada dikkat çeken bir diğer husus ise örgütün Suriye için ademi merkeziyetçi bir yönetim yapısı savunmasıdır. Bu sav, merkezileşmiş bir hükümete karşı, daha yerel ve bölgesel yetkilere dayalı bir yönetim modelinin tercih edildiğini gösteriyor. Bu durum, örgütün kendi kontrolünü sağladığı bölgelerde daha fazla özerklik ve etki sahibi olmayı hedeflediğine işaret ediyor. Ademi merkeziyetçi bir yapının, örgütün Suriye'nin kaynaklarını ve yönetimini kontrol etme kapasitesini artıracağı ve merkezi hükümetin gücünü zayıflatacağı düşünülebilir.
29 Ocak toplantısında alınan kararlar, örgütün açıklamasında hedef alınan ana noktayı oluşturuyor. Şara'nın geçici cumhurbaşkanı ilan edilmesi, 2012 anayasasının iptali, Baas Partisi, Esed rejimine bağlı ordu, güvenlik birimleri ve parlamentonun feshedilmesi ve 8 Aralık'ın milli bayram olarak ilan edilmesi gibi kararların hepsi, örgüt tarafından kabul edilemez ve meşruiyetinden yoksun olarak nitelendirilmiş durumda. Bu kararlar, örgütün Suriye'nin geleceğine dair kendi vizyonuna karşıt olduğu için reddedildi. Örgüt, bu kararların Suriye halkının iradesini yansıtmadığını, aksine belli çıkar gruplarının ve güçlerin dayatması olduğunu iddia ediyor.
Sonuç olarak, terör örgütünün açıklaması, Suriye'deki çatışmanın karmaşıklığını ve güç mücadelesinin devam ettiğini gösteriyor. Örgüt, kendi siyasi hedeflerini ve çıkarlarını savunarak, 29 Ocak toplantısının sonuçlarını reddetmekte ve ademi merkeziyetçi bir yönetim yapısını savunmaktadır. Açıklama, Suriye'nin geleceği için mücadele eden farklı aktörler arasındaki derin ayrılıkları ve gücü ele geçirmek için verilen amansız savaşı vurguluyor. Şam'daki otoritenin tanınmaması, dolaylı da olsa, örgütün Suriye'nin geleceğine dair kendi bağımsız ve rekabetçi bir vizyonunu oluşturmakta kararlı olduğunu gösteren önemli bir işarettir. Bu açıklamanın, Suriye'deki istikrarsızlığı daha da derinleştirmesi ve bölgesel ve uluslararası aktörler arasında yeni çatışmalara yol açması muhtemel görünmektedir. Örgütün açıkça belirtmese de, Şam yönetiminin yerini almak ve kendi hegemonik kontrolünü sağlamak amacında olduğu açıktır. Bu mücadele, Suriye halkı için uzun süreli sonuçlar doğuracak olan bir güç savaşıdır.
Örgüt, 29 Ocak toplantısının yeterince kapsayıcı olmadığını, katılımcıların temsilinin eksik olduğunu ve dolayısıyla meşruiyetinden şüphe duyulduğunu iddia etti. Bu iddianın ardında, toplantıya katılanların arasında kendilerinin ve diğer terörist oluşumların yer almadığından duyulan rahatsızlık yatıyor gibi görünüyor. Bu eksikliğin, örgütün Suriye'nin geleceğine dair planlarında sahip olmak istediği etkiye ulaşamamasının bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Açıklama, Şam'da Emevi Meydanı'nda ve diğer şehirlerde gerçekleştirilen PKK/YPG karşıtı protestoları da eleştirel bir dille ele alarak, bu gösterilerin kendi söylemini ve hedeflerini zayıflattığını ima etti. Protestoların, örgütün Suriye halkı üzerindeki etkisini ve desteğini sorgulaması gerektiği yönünde bir sinyal olarak algılandığı söylenebilir.
Açıklamada dikkat çeken bir diğer husus ise örgütün Suriye için ademi merkeziyetçi bir yönetim yapısı savunmasıdır. Bu sav, merkezileşmiş bir hükümete karşı, daha yerel ve bölgesel yetkilere dayalı bir yönetim modelinin tercih edildiğini gösteriyor. Bu durum, örgütün kendi kontrolünü sağladığı bölgelerde daha fazla özerklik ve etki sahibi olmayı hedeflediğine işaret ediyor. Ademi merkeziyetçi bir yapının, örgütün Suriye'nin kaynaklarını ve yönetimini kontrol etme kapasitesini artıracağı ve merkezi hükümetin gücünü zayıflatacağı düşünülebilir.
29 Ocak toplantısında alınan kararlar, örgütün açıklamasında hedef alınan ana noktayı oluşturuyor. Şara'nın geçici cumhurbaşkanı ilan edilmesi, 2012 anayasasının iptali, Baas Partisi, Esed rejimine bağlı ordu, güvenlik birimleri ve parlamentonun feshedilmesi ve 8 Aralık'ın milli bayram olarak ilan edilmesi gibi kararların hepsi, örgüt tarafından kabul edilemez ve meşruiyetinden yoksun olarak nitelendirilmiş durumda. Bu kararlar, örgütün Suriye'nin geleceğine dair kendi vizyonuna karşıt olduğu için reddedildi. Örgüt, bu kararların Suriye halkının iradesini yansıtmadığını, aksine belli çıkar gruplarının ve güçlerin dayatması olduğunu iddia ediyor.
Sonuç olarak, terör örgütünün açıklaması, Suriye'deki çatışmanın karmaşıklığını ve güç mücadelesinin devam ettiğini gösteriyor. Örgüt, kendi siyasi hedeflerini ve çıkarlarını savunarak, 29 Ocak toplantısının sonuçlarını reddetmekte ve ademi merkeziyetçi bir yönetim yapısını savunmaktadır. Açıklama, Suriye'nin geleceği için mücadele eden farklı aktörler arasındaki derin ayrılıkları ve gücü ele geçirmek için verilen amansız savaşı vurguluyor. Şam'daki otoritenin tanınmaması, dolaylı da olsa, örgütün Suriye'nin geleceğine dair kendi bağımsız ve rekabetçi bir vizyonunu oluşturmakta kararlı olduğunu gösteren önemli bir işarettir. Bu açıklamanın, Suriye'deki istikrarsızlığı daha da derinleştirmesi ve bölgesel ve uluslararası aktörler arasında yeni çatışmalara yol açması muhtemel görünmektedir. Örgütün açıkça belirtmese de, Şam yönetiminin yerini almak ve kendi hegemonik kontrolünü sağlamak amacında olduğu açıktır. Bu mücadele, Suriye halkı için uzun süreli sonuçlar doğuracak olan bir güç savaşıdır.