Toplam ne demek? Toplam nedir?
Toplam kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Toplam hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Toplam
Anlamlar:
1. Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Matematik
Toplam hakkında eş anlamlı kelimeler
Toplam eş anlamlısı
toplam kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : yekûn, mecmu
Toplam hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Toplam zıt anlamlısı
Toplam kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Diğer dillerde Toplam
İngilizce: Total
Spanish: Total
German: Insgesamt
French: Total
Italian: Totale
Toplam ile ilgili atasözleri
Aşağıda Toplam hakkında ve içinde Toplam kelimesi geçen, Toplam ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Toplam ile ilgili deyimler
Aşağıda Toplam hakkında ve içinde Toplam kelimesi geçen, Toplam ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağzını toplamak
Anlamı: söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek: 'Evvela ağzını topla! Ağzını bozarsan ben de senden aşağı kalmam.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: aklını başına almak (toplamak, devşirmek)
Anlamı: akılsızca davranışlarda bulunmaktan kendini kurtarmak: 'Burası Ankara değil, aklını başına al, uslu otur.' -R. H. Karay.
Deyim: alaka (alakasını) çekmek (toplamak, uyandırmak)
Anlamı: ilgi çekmek: 'Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu.' -H. E. Adıvar. 'Yahu, biz bu hanımın sadece elini öpebilmek için ne yapacağımızı bilemez ve alakasını çekemezdik.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: alkış toplamak
Anlamı: çok alkışlanmak.
Deyim: (bir şeyi) sokaktan toplamak
Anlamı: kolayca sağlamak, masrafsız ve zahmetsiz elde etmek: 'Baban parayı sokaktan topluyordu.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: (birinin) eteğini toplamak
Anlamı: 1) birinin derli toplu olmasını sağlamak, birini düzenli yaşatmak: 'Senin eteğini toplamaktan hamur açacak zamanı mı var onun?' -A. Kulin. 2) birinin kötü yaptığı işleri düzeltmek.
Deyim: bohçasını toplamak
Anlamı: eşyasını toplamak.
Deyim: cesaretini toplamak
Anlamı: kendine güven duygusunu, yürekliliğini ve atılganlığını bir araya getirmek: 'Bir gün bütün cesaretini toplayıp beyefendiye gider.' -F. R. Atay.
Deyim: dikkatini toplamak
Anlamı: duygu ve düşünceyi bir konu veya yapılan iş üzerinde yoğunlaştırmak: 'Dikkatini topladı, yürüyen insanlara daha bir titizlikle bakmaya başladı.' -O. Aysu.
Deyim: eteklerini toplamak
Anlamı: düzenli, temiz veya namuslu olmak.
Deyim: ilgi toplamak
Anlamı: 1) ilgisini yoğunlaştırmak, belli etmek; 2) ilgi görmek.
Deyim: imza toplamak
Anlamı: bir dilekçeyi veya öneriyi, destekleyenlere imzalatmak.
Deyim: kafasını toplamak
Anlamı: sağlıklı düşünebilir olmak: 'Soluk soluğa kuytu bir yere sinip kafasını toplamaya çalıştı.' -İ. O. Anar.
Deyim: keli körü toplamak
Anlamı: işe yaramaz kimseleri toplamak.
Deyim: kendinde toplamak
Anlamı: kendi üzerinde bulundurmak, kendi varlığı içinde yer almasını sağlamak.
Deyim: kendini toparlamak (toplamak)
Anlamı: 1) herhangi bir konuda eskiden kötü olan durumunu düzeltmek: 'Bir zamanlar benim de onların arasında bulunduğumu söyleyecek gibi oluyor fakat hemen kendimi toparlıyordum.' -Ö. Seyfettin. 2) bir konuda dikkatini yoğunlaştırmak: 'Tanıdığı hastanelerden birini tarif etmek için tekrar kendini toplamaya çalıştı.' -P. Safa. 3) sağlığına kavuşmak: 'Geçen sene bir buçuk şişe içti, biraz kendini toparladı.' -M. Ş. Esendal. 4) çeki düzen vermek: 'Seyfi, derhâl kendini topluyor ve hürmetle eğilerek uzaktan başıyla kadına bir selam veriyor, kadın mukabele ediyor.' -E. M. Karakurt.
Deyim: kuvvetini toplamak
Anlamı: gücünü artırmak, kuvvetlenmek.
Deyim: nal toplamak
Anlamı: 1) at, yarışta sonlara kalmak veya sonuncu olmak; 2) mec. herhangi bir alanda geride kalmak.
Deyim: parsayı başkası toplamak
Anlamı: bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak.
Deyim: pılı pırtıyı (pılıyı pırtıyı) toplamak
Anlamı: gitmek üzere bütün eşyalarını toplamak: 'Dört sene sonra ustası pılıyı pırtıyı toplamış, geldiği memlekete geri dönmüş.' -S. F. Abasıyanık.