Utma ne demek? TDK sözlük anlamı nedir?
Utma kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Utma hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Utma
Anlamlar:
1. Utmak işi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Utma hakkında eş anlamlı kelimeler
Utma eş anlamlısı
utma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Utma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Utma zıt anlamlısı
Utma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Diğer dillerde Utma
İngilizce: Utma
Spanish: Utma
German: Utma
French: Utma
Italian: Utma
Utma ile ilgili atasözleri
Aşağıda Utma hakkında ve içinde Utma kelimesi geçen, Utma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: akan su yosun tutmaz
Anlamı: tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
Atasözü: akarsu pislik tutmaz
Anlamı: bir insan ne kadar çok çalışırsa o kadar kötü düşünceden ve kötülük yapmaktan uzak olur.
Atasözü: al aslan tutar, güç sıçan tutmaz
Anlamı: bir kimse zekâsını kullanarak kendisinden güçlü olan yaratığı yenebilir ancak gücünü kullanarak kendisinden daha güçsüz ama zeki olan bir yaratığın üstesinden gelemez.
Atasözü: âlim unutmuş, kalem unutmamış
Anlamı: insan ne kadar bilgili olursa olsun her şeyi aklında tutamayacağı için unutulmaması istenilen şey mutlaka yazılmalıdır.
Atasözü: almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
Anlamı: almayacağın bir şeye alacakmışsın gibi yakın ilgi gösterme, işinde çalıştırmayacağın kimseye çalıştıracakmışsın gibi umut verme.
Atasözü: altın pas tutmaz
Anlamı: şerefli, temiz insana hiç kimse leke süremez.
Atasözü: ata binersen Allah'ı, attan inersen atı unutma
Anlamı: ata bindiğin zaman hayvanı hırpalama, attan indiğin zaman da onun yemini, suyunu, tımarını unutma.
Atasözü: atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar
Anlamı: büyüklerinin sözünü tutmayıp onların gösterdikleri yoldan gitmeyenler toplum içinde ziyan olup giderler.
Atasözü: çürük tahta çivi (mıh) tutmaz
Anlamı: aslında yaramaz olan veya sonradan o duruma getirilen şeyi, ne kadar uğraşsanız da işe yarar duruma getiremezsiniz.
Atasözü: değirmi yurt tutmaya değirmi göt ister
Anlamı: bir yerde, bir işte tutunup başarı kazanabilmek için sebatla çalışmak gerektir.
Atasözü: harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz
Anlamı: uygunsuz davranışlarından dolayı cezalandırılanlar uzun süre aynı davranışı göstermezler.
Atasözü: işleyen demir pas tutmaz (ışıldar)
Anlamı: tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
Atasözü: kaynayan kazan kapak tutmaz
Anlamı: içten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir.
Atasözü: mayasız yoğurt tutmaz
Anlamı: çok para kazanabilmek için az da olsa elde bir sermaye olması gerekir.
Atasözü: yuvarlanan taş yosun tutmaz
Anlamı: sürekli olarak iş değiştiren bir kimse başarı kazanamaz.
Utma ile ilgili deyimler
Aşağıda Utma hakkında ve içinde Utma kelimesi geçen, Utma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: afiş yutmak
Anlamı: yalana dolana kanmak: Geç baba, geç, artık afiş yutmuyoruz.
Deyim: afyon yutmak
Anlamı: 1) uyuşturucu olarak afyon kullanmak; 2) mec. gerçeği göremeyecek kadar kendinde olmamak.
Deyim: ağzını sıkı (pek) tutmak
Anlamı: sır vermemek.
Deyim: ağzını tutmak
Anlamı: 1) boşboğazlık etmemek; 2) kötü söz söylememek; 3) bir konuda arzu edilmeyen düşüncelerin açığa çıkmasını susarak önlemek.
Deyim: akılda tutmak
Anlamı: unutmamak.
Deyim: aksiliği tutmak
Anlamı: güçlük çıkarmak, inadında direnmek.
Deyim: alkış tutmak
Anlamı: 1) topluca el çırparak yüksek sesle 'yaşa, var ol' vb. sözler söyleyerek birini alkışlamak; 2) taraftar olmak, belli bir görüşten yana olmak: 'Batıla alkış tutanların karşısına geçip hata eylediğimi yeni yeni öğrenmiş bulunuyorum.' -S. Ayverdi.
Deyim: arayı soğutmak
Anlamı: eski yakınlık, dostluk kalmamak.
Deyim: ateşe tutmak
Anlamı: 1) az ısıtmak; 2) üzerine ateşli silahla mermi atmak.
Deyim: atıp (atmak) tutmak
Anlamı: 1) bir kimse veya bir şey için kötü konuşmak: 'Hatta aleyhimde atıp tuttuğunu bile duysam kendimi tanıtmamalıydım.' -O. V. Kanık. 2) abartmalı konuşmak: 'Dünyanın siyasetiyle meşgul oluyorlar, büyük olaylar hakkında atıp tutuyorlar.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: avukat tutmak
Anlamı: adli işlemleri gereğince yerine getirmek için bir avukata vekâletname verip onu yetkili kılmak: 'Kasabadan Bilâl Efendi'yi avukat tuttular.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: ayak tutmak
Anlamı: hlk. 1) mâni yarışmalarında karşısındakine uyması gereken uyağı vermek: 'Mânicilerden biri 'gülerler' diye bir ayak tutar, ona biri karşılık verir.' -S. Birsel. 2) öncülük etmek; 3) söz açmak; 4) ileride söylenecek bir söze önceden zemin hazırlamak.
Deyim: ayrı tutmak
Anlamı: farklı davranmak.
Deyim: azı çoğa saymak (tutmak)
Anlamı: verilen küçük bir armağanı çok beğenmek.
Deyim: bacakları tutmaz olmak
Anlamı: yürüyemeyecek duruma gelmek.
Deyim: bar tutmak
Anlamı: bar oynamak için hazırlanmak ve oyuna başlamak.
Deyim: bas tutmak
Anlamı: ince sesli çalgılara tek perdeden eşlik etmek.
Deyim: baş üstünde tutmak
Anlamı: çok iyi ağırlamak.
Deyim: başak bağlamak (tutmak)
Anlamı: arpa, buğday, yulaf vb. ekinlerde başak oluşmak.
Deyim: başı tutmak
Anlamı: gürültüden veya üzüntüden başı ağrımak: '... poker oynanıyor. Yenilirse kızıyor. Başı tutuyor, komşu doktorun hizmetçisini çağırıp çenesini ovduruyor.' -M. Ş. Esendal.