üye nedir? TDK Türkçe sözlük anlamı ne demek?
üye kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, üye hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: üye
Anlamlar:
1. Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Galiba, verilen sözün kutsallığına inanmış bir neslin misyoner ruhlu üyelerinden biri de bendim."
2. Omurgalılarda, kol ve bacaklar, uzuv
Özelliği / Tipi / Türü: Anatomi
İçinde üye geçen birleşik ve kökteş kelimeler: üye aidatı, üye tam sayısı, murahhas üye, borsa üyesi, onur üyesi, öğretim üyesi, şeref üyesi
üye hakkında eş anlamlı kelimeler
üye eş anlamlısı
üye kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Aza
üye hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
üye zıt anlamlısı
üye kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
üye ile ilgili 1 örnek cümle
"üye" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "üye" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Üye olmayan sendikal haklardan yararlanamaz
Diğer dillerde üye
İngilizce: Members
Spanish: Miembro
German: Mitglied
French: Membre
Italian: Membro
üye ile ilgili atasözleri
Aşağıda üye hakkında ve içinde üye kelimesi geçen, üye ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: acele ile yürüyen yolda kalır
Anlamı: iş yaparken acele eden şaşırır, işini bitiremez.
Atasözü: gözlüye gizli yoktur
Anlamı: görmesini bilen kişiden hiçbir şey gizlenemez.
Atasözü: köpeksiz sürüye (köye) kurt girer (iner)
Anlamı: koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer.
Atasözü: martta tezek kuruya, nisanda seller yürüye
Anlamı: herkes, ortam ve koşulların işine uygun olmasını bekler veya ister.
Atasözü: ürümesini bilmeyen köpek sürüye kurt getirir
Anlamı: beceriksiz kimselerin iyilik yapayım derken zarara yol açtıklarını anlatan bir söz.
Atasözü: ürüyen köpek ısırmaz
Anlamı: bağırıp çağırarak başkalarını korkutmak isteyen kimseden zarar gelmez.
Atasözü: yatanın yürüyene borcu var
Anlamı: 1) çalışmayanın sürekli olarak çalışana borcu vardır; 2) çalışmayarak bir şeyden yararlanan kişi, bu kolaylığı, çalışıp o şeyi meydana getirene borçludur.
Atasözü: yol bilenle yürüyen, yorulmaz
Anlamı: bir işi yoluyla, yöntemiyle yapan kolay yapar.
üye ile ilgili deyimler
Aşağıda üye hakkında ve içinde üye kelimesi geçen, üye ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: adı kötüye çıkmak
Anlamı: ünü kötü olarak yayılmak.
Deyim: (bir yeri) gürültüye vermek
Anlamı: telaş ve karışıklığa yol açmak.
Deyim: etliye sütlüye karışmamak
Anlamı: toplum içindeki çeşitli hareketlerden uzak durmak, hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak: 'Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır.' -P. Safa.
Deyim: görücüye çıkmak
Anlamı: evlenmesi söz konusu olan kız görücüye görünmek: 'Onu indirmek, görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu, yalvardı.' -H. E. Adıvar.
Deyim: gürültüye gelmek
Anlamı: bir iş, bir düşünce vb. telaş ve karışıklığa rastlayarak ilgi çekmemek, üzerinde durulmamak.
Deyim: gürültüye getirmek (boğmak)
Anlamı: 1) bir işi, bir düşünceyi telaş ve karışıklık yüzünden ilgi çekmez duruma getirmek; 2) söz kalabalığından, karışıklıktan yararlanarak istediğini elde etmek.
Deyim: gürültüye gitmek
Anlamı: telaş ve karışıklığa rastlayarak değeri anlaşılmayıp unutulmak.
Deyim: gürültüye pabuç bırakmamak
Anlamı: tkz. patırtıya pabuç bırakmamak.
Deyim: iyiye iyi, kötüye kötü demek
Anlamı: hatır için söz söylememek, dürüst olmak.
Deyim: kötüye çekmek
Anlamı: yanlış, beğenilmeyen bir anlam vermek: 'Ne oldu ki Ömer ağa, dedi. Lafımı yanlış anladın, kötüye çektin?' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: kötüye kullanmak
Anlamı: 1) yetkisini yasalara aykırı yolda kullanmak: Görevlerini kötüye kullandılar. 2) birinin iyi davranışından istenilmeyen yolda yararlanmak: 'O benim dinlemekteki sabrımı, saflığımı kötüye kullandı.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: kuru gürültüye pabuç bırakmamak
Anlamı: bir durum karşısında telaşsız, korkusuz, dilediğince davranmak: 'Köse Mümeyyiz öyle denemeden kuru gürültüye pabuç bırakır takımından değildi.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: ortalığı gürültüye (patırtıya) vermek
Anlamı: gereksiz bir telaşa düşürmek.
Deyim: örtüye sokmak (koymak)
Anlamı: örtünmesini sağlamak: 'Kız Ayşe, anana söyle, seni örtüye soksun.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: surata bak süngüye davran
Anlamı: çok asık suratlı kimseler için kullanılan bir söz.
Deyim: üyeliği düşmek
Anlamı: üye olma niteliğini kaybetmek: 'Meclis çalışmalarına özürsüz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmayanların üyeliğinin düşmesine karar verilir.' -Anayasa.
Deyim: üyelik dondurmak
Anlamı: herhangi bir sebeple bir üyenin bağlı olduğu kuruluşun çalışmalarında yer almasını veya toplantılarda bulunmasını belirli bir süre için engellemek.